“İsterseniz kütüphanelerinizi kilitleyin; ancak aklımın özgürlüğüne hiçbir kapı, hiçbir kilit, hiçbir sürgü engel olamaz.”
Yazıldığı günden beri kadın hareketi için güncelliğini yitirmeyen Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sı ataerkil zihniyete meydan okuyan bir manifesto niteliğinde. Woolf’un “Kadınlar ve Kurgusal Yazın” üzerine kadınlara özel iki üniversitede yaptığı konuşmaların derlemesi olan bu eser, dünün kadınlarının bugünün kadınlarına bir armağanı...
Yazar Hakkında:
Virginia Woolf, 25 Ocak 1882’de, Londra’da doğmuştur. Babası Sir Leslie Stephen tarihçi ve yazardır, annesi Julia Prinsep Stephen ise hemşiredir. Virginia Woolf’un üç öz, dört üvey kardeşi vardır. Babasının ölümünün ardından yazarlardan, eleştirmenlerden oluşan entelektüel Bloomsbury Grubu ile kaynaşmış, orada tanıştığı Leonard Woolf ile 10 Ağustos 1912’de evlenmiştir. Dokuz yıl boyunca üzerinde çalıştığı ilk romanı Dışa Yolculuk (The Voyage Out) 1915’te yayımlanmıştır. 1917’de, Virginia ile eşi Leonard Woolf, Hogarth Press adında bir yayınevi kurmuştur, 1917-1946 yılları arasında beş yüz yirmi yedi kitap yayımlamışlardır. 1919 yılında ikinci romanı Gece ve Gündüz (Night and Day), 1922 yılında üçüncü romanı Jacob’ın Odası (Jacob’s Room) Hogarth Press’te basılmıştır. 14 Mayıs 1925’te en çok bilinen eseri, dördüncü romanı Mrs Dalloway yayımlanmıştır. Feminizm ve akıl hastalığı gibi konuları ele alan roman oldukça övgü toplamıştır. 1929’da yayımlanan Kendine Ait Bir Oda (A Room Of One’s Own) özel üniversitelerde kadınlara yaptığı konuşmalardan derlenen feminist bir makaledir. Bir sonraki eseri, altı farklı karaktere ses verdiği Dalgalar’dır (The Waves).
Kırklı yaşlarının ortalarına geldiğinde öncü bir feminist, etkileyici bir yazar olarak yerini sağlamlaştırmış olsa da Virginia, hayatı boyunca depresyonla mücadele etmiştir. Eşi Leonard Woolf en büyük destekçisidir. Tanınmış sosyalistler olan Woolf’lar, İkinci Dünya Savaşı esnasında da sıkıntılar yaşamış, bu, Virginia’nın ruhsal çöküntülerini derinleştirmiştir.
Virginia Woolf, 28 Mart 1941’de, ceplerine taşlar doldurup Ouse Nehri’ne atlayarak intihar etmiştir.